Şehîd ismi “bir şeyi gören ve gördükleri hakkında bilgi veren” anlamlarına gelen “Şâhîd” kelimesinden türetilmiştir. Bu bağlamda Eş Şehîd; “Her şeye şahit olan, her yerde hazır olup gözleyen ve kendinden hiçbir şey saklanmayan” demektir. Yani Şehîd olan Allah’ın şahitliği yalnızca görüneni değil görünmeyeni de, yalnızca bilineni değil bilinmeyeni de, yalnızca açıktakini değil gizli olanı da, yalnızca maddi olanı değil manevi olanı da, yalnızca organların eylemlerini değil kalbin ve aklın eylemlerini de kapsar.

Alimler şahitliği iki başlık altında değerlendirirler; Yaratıcının şahitliği ve yaratılanların şahitliği. Çoğu zaman yaratanın şahitliğini unuturcasına davransak da, hamdolsun bunu asla inkar etmiyoruz. Tüm yaptıklarımızın hatta tüm düşündüklerimizin bir gün ahirette hesabı olacağını ve bir hesap günü var ise burada muhakkak ki tanıklığın şart olacağını da biliyoruz.

Mesela o gün önce yaratılanların şahitliği dinlenecek, herkes bir bir çıkıp getirilecek karşımıza. Yüzünü unuttuklarımızdan, yüzünü görmek istemediklerimize kadar herkes ama herkes orada olacak. Bizim unuttuklarımızı insanlar unutmamış olacak mesela. Ya da bizim önemsiz gördüklerimizin hesabını insanlar ahirete bırakmış olacak da, o an fark edeceğiz. Tek tek konuşacaklar işte, tek tek dökülecek tüm hesaplar. Biz şaşkınlıkla izlerken olup biteni bu kez kendi şahitliğimiz başlayacak. Ellerimiz, ayaklarımız, dilimiz, gözümüz derken tüm organlarımız dile gelecek. Ne yolda kullandığmızdan, nasıl kullandığımıza kadar tüm ayrıntılarıyla hesaba çekileceğiz. Sonra tüm bu yüklerin altında ezilirken, yaratıcının şahitliği başlayacak. Belki yükümüz daha da artacak, belki sinelerin özünü bilen O Rab, niyetlerimizin temizliğinden dolayı bizi ferahlatacak. Çünkü o an, iyilik gibi görünen kötülükler de, kötülük gibi görünen iyilikler de, fark etmeden yapılan hatalar da, bilerek kurulan tuzaklar da, istemeden kırılan kalpler de yaratıcının şahitliğiyle meydana çıkacak.

Özetle, Eş Şehid ismi insana hakikatten asla kaçılmayacağını göstermenin bir yolu olarak aklımıza kazınmalı. Zaten bu hakikatlerden kaçmaya çalışan insanın hem dünyasını hem ahiretini mahvetmesi kaçınılmaz olur. Fakat bu hakikati kabul ederek, tövbe yolunu tutarsa muhakkak ki kurtuluş yolunu bulmuştur. Çünkü Allah Şehit olduğu kadar Rahmandır, Rahimdir, Ğaffardır, Settardır. O pişman olan kullarının günahlarını örten ve hesapsızca affeden merhametli bir yaratıcıdır.

Yani insanın insana şahitliğinden korkulur da, Allah’ın kuluna şahitliği insanı korkutmamalı. Hele ki, her sıkıntının herkese anlatılmadığı, her görünenin dost olmadığı, her muhabbetin sonunda birilerinin birilerini yanlış anladığı şu dönemde hangi insanın şahitliğine koşulsuz güvenebiliriz? Belki güvenemeyiz ama Allah’ın Şehit ismine inancımız yükseldikçe, bu beklentileri en aza indiririz. Mesela sürekli sıkıntılarımızı birine anlatma ihtiyacı duymayız, çünkü biliriz ki bir duyan var. Ya da sürekli kendimize vakit eyleyecek dostlar aramayız, biliriz ki herkesten daha dost ve bizi herkesten daha iyi tanıyan bir Rab var. Ya da insanların bizi yanlış anlamasından korkarak yaşamak zorunda kalmayız, çünkü biliriz ki karşımızda kalbimizin en içinden geçen fısıltıları duyan bir Allah var. Ve bu iman kemale erdiğinden, Şehit olan Rabbin varlığı bize her anlamda yeter.

Son olarak Şehid ismi Kur’an’da 35 yerde geçer.  Allahü Teâlâ’ya izafe edilen 20 yerde, diğer isimler olmaksızın tek başına kullanıldığını görürüz. Kalan 15 yerde ise, Allah’ın yaratılan birçok şeyin de şahitlik etme vasfına sahip olacağını bizlere öğrettiğine şahit oluruz. Bunlardan birkaçıyla örnek vermek gerekirse;

“Yıldızlarla dolu gökyüzü şahit olsun, vaad edilen gün şahit olsun, her tanık şahit olsun.”Burûc 85:1-3
“O gün ağızlarına mühür vururuz. Bize elleri konuşur, ayakları şahitlik yapar.” Yâsîn:65
“Oku sicilini! Bugün kendi hesabını görmek için sen sana yetersin!” İsra 17:14

Rabbim tüm güzel isimlerinin hakkı için hepimize merhamet etsin ve günahlarımıza rağmen bize bu ilmi anlamayı/anlatmayı nasip etsin.

Sadakallahulazim.